Evin tek oğlu askerliğini bitirip köyüne dönünce, ana babası oğullarının evlendirilmesi konusunu konuşur. Karar birliğine varırlar. Bu esnada bütün konuşmaları evlilik çağında olan kız kardeş de duyar. Erkek kardeş zaten evlendirilmesi gerektiğini biliyor.
Aradan epeyce zaman geçer, ama evliliğe dair hiçbir işaret yok. Çocuğun canı sıkılır ve kendi kendisine der ki:
“Dur lan şu babama bi numara yapam. Anlaşıldı bunlar beni evermeyecek.”
Oğlan ne zaman babasıyla karşılaşsa karşısına geçip vücut gösterisi yapıyor ( kas germeler, gerneşmeler, tuhaf tuhaf el kol hareketleri ve göğüs kabartmaları).
Bu olay epeyce sürer. Sonunda babası oğluna:
“Oğlum sen manyak mısın? Çekil lan işe gidecem” diye bağırır. Çocuk ise her defasında:
“Eyi eyi çekildik, get ha valla sanki iş gaçi” şeklinde cevaplar verir.
Baba oğlunun gururunu incitmek istemiyor ama bu işe de bir son vermek zorunda. Bir gün karısını çağırır ve:
“Yav garı gel hele. Bu oğlan askere getti gideli epeyim sapıttı mı ne? Töbe Yarabbi! Heç saygısızlık etmezdi. şimdi beni göri gerneşi, merneşi, tuhaf tuhaf sesler çıhari. Ne oldu buna anlamim.”
Bu arada kız kardeş kapı aralığında onları dinlemekte ve not almaktadır.
Karısı:
“Ula herif, gine suç bizde. Dedük eşşegi satah oğlanı everek. Herhal onun için ele edi. Erkeklik numaralari çeki.”
Kocası:
“He vulan garı he he... Ulan işe daldıh, harman marmanı da galdırah dedik, oğlanı unuttuh. Oğlana söle hemen yarın bi çaresine bahah.”
Hakikaten kader kısmet, bir ay içerisinde nişan, düğün, davul zurna oğlan evlendirilir.
Olaylar buraya kadar çok güzel. Güzel olmasına güzel ama, şimdi de kız kardeş tuhaf tuhaf hareketler yapmaya başlamış.
Baba kızına:
“Gız o noli densüz.”
Kız tekrar tuhaf tuhaf hareketler yapar.
Baba:
“Yavrun o noli dansöz müsün?”
Kız edalı bir sesle:
“Ana babama da bah. Gakgoma nolidise bahan da o oli...” der.